“Bir yürüyüşçü
dağda kaybolsa,insanlar bir arama düzenlerler.Bir tren kaza yapsa,insanlar kan
vermek için sıraya girerler.Bir deprem şehrin birini yerle bir etse,dünyanın
dört bir tarafından insanlar acil durum malzemeleri gönderirler.Bu insanların
içinde öyle temelde bulunan bir şeydir ki,istisnasız her kültürde yer
bulmaktadır.Evet,umursamayan şerefsizler yok değil ama umursayanlar onları
sayıca katlıyor.Ve bu yüzden benim tarafımda olan milyarlarca insan vardı.
Çok güzel bir şey,değil mi? ”
Herkese merhabaaa
:)
Uzuuun
bir aradan sonra nihayet tekrar buradayım.Marslı’yı okuduğumu,daha doğrusu
reading slump yüzünden zar zor okuyabildiğimi,instagramdan takip edenler
bilir.Böyle güzel bir kitabı okurken yakalanmak inanılmaz berbattı.:( Kaç gün elime kitabı bile alamadım.Neyse ki
bugün bitirebildim ve hemen yorum için geldim.
Kitabı
okumayan pek kalmadı gibi.Ben de son okuyanlardanım sanırım.:) Kitap hakkındaki
yorumları gördükçe merakım artıyordu ve filmin fragmanı çıktığında
ba-yıl-dım!!! 2 Ekim’de nihayet vizyona girecek ve ben filmi inanılmaz bir
sabırsızlıkla bekliyorum.Filmin kitabın muhteşemliğini daha da arttıracağına
eminim.
Konuyu
bilmeyen yoktur ama az da olsa bahsetmekte fayda var.Mark Watney ve
mürettebatın diğer üyeleri 31 sol sürecek Ares 3 görevi için Mars’a
gidiyor.Görevi 6.günü bir kum fırtınası çıkıyor ve bir sinyal anteni Watney’e
saplanıyor ve Watney sürüklenip gözden kayboluyor.Arkadaşları Mark’ı bulmaya
çalışsa da aramaları başarısız sonuçlanıyor,Mark’ın öldüğünü düşünüyorlar ve
görevi sonlandırıp dönüş için yola koyuluyorlar.Fakat Mark Watney hayatta.Büyük
bir şans ve büyük bir şanssızlıkla.
“Yani durum
böyle.Mars’ta mahsur kaldım.Ne Hermes’le ne de Dünya’yla iletişime geçme
imkanım var.Herkes öldüğümü sanıyor.Otuz bir gün dayanması tasarlanmış olan bir
Hab’dayım.
Oksiyen verici
bozulursa,boğulurum.Su arıtıcısı bozulursa,susuzluktan ölürüm.Hab’da yırtık
oluşursa,bir nevi patlarım.Bunların hiçbiri olmazsa,en sonunda yiyeceklerim
biter ve açlıktan ölürüm.
Yani böyle,sıçtım.”
Mark
Watney muhteşem bir karakter! Okuduğum en eğlenceli karakterlerden biri ve şüphesiz
en zekisi.Ben Mark’ın zekasına ve tabii yazarın zekasına hayran kalarak
okudum.Ve Mark’ın bunca şeye rağmen asla pes etmemiş olması beni en çok
etkileyen şeylerden biriydi.Okurken düşünmeden edemiyorsunuz,böyle bir şey
başıma gelmiş olsa ben asla bu kadar umutlu olamazdım.:)
Mark
mühendisliğinin yanı sıra bir botanist.Adam Mars’ta patates yetiştirdi! Mars’ta
bir küvet yaptı,kendine bir yatak odası yaptı! Dediğim gibi ben hayran kaldım
zekasına,eminim sizin içinde böyledir ya da okuduğunuzda böyle olacaktır.
Kitap
bir bilimkurgu romanı, e haliyle de fazlaca bilimsel kısımlardan oluşuyor.Bu tarz
romanları sevmiyorsanız bu biraz zorlayıcı olabilir sizin için. Bilimkurguyu çok
sevmeme rağmen ilk başları beni de zorlamıştı ama biraz ilerleyince olaylar
kendine çekmeye başladı.Ve ben çok sevdim.Kitabı bu kadar uzun sürede bitirmemin
tek nedeni de kitabı elime alamayışım oldu yoksa kesinlikle çok çabuk
okunabilecek bir kitap.Kitabın son anlarınıysa büyük bir heyecanla ve merakla
okudum.Kitap kesinlikle çok iyiydi. Kitap,geçtiğimiz yıl goodreads’te en iyi
bilimkurgu romanıydı.Ve bence bu ünvanı fazlasıyla hak ediyor.Umarım filmde sonuna birkaç ekleme yaparlar,bence kitabın tek eksiği buydu.Devamında neler olduğunu çok merak ediyorum çünkü. Şöyle birkaç sahne daha görsek fena olmaz bence.:)
Okuduysanız
ve düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim,okumadıysanız da filmden
önce hemen okuyun.:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder