21 Mayıs 2019 Salı

Zaman Yolcusunun Karısı || Audrey Niffenegger

Kitabı incelemek için: Goodreads

***
“Hayal edebilesin diye, zamanı geldiğinde hazırlıklı olmayasın diye, o zaman olacağı gibi olsun diye, daha fazlasını söylemeyeceğim. Birbirimizi tekrar göreceğiz Clare. O zamana kadar dolu dolu yaşa, çok güzel olan bu dünyada varolduğunu hisset.
Hava karardı ve ben çok yorgunum. Seni seviyorum, daima. Zamanın hiçbir önemi yok.”
***

Zaman Yolcusunun Karısı gerçekten uzun süredir okumayı istediğim bir kitaptı ve bir türlü baskısını bulamadığım için bu zamana kadar okuyamamıştım. Neyse ki şansım yaver gitti ve yollarımız kesişti. 💃🏻 Kitabımız Clare ve belirsiz aralıklarla zamanda yolculuklar yapan Henry’nin hikayesini anlatıyor. Bu zaman yolculuklarının ne zaman olacağı, ne kadar süreceği veya hangi zamana gidileceği asla belli değil.Ve durum böyle olunca karakterlerimizi hiç de kolay şeyler beklemiyor.

“Evet ama bu çok zor. Öğretmenliğe alışkın değilim.”
“Tamam. Cesaretin kırıldığında, benimle birlikte geçirdiğin o saatleri düşün. Modern matematik, botanik, imla, Amerikan tarihi. Bana Fransızcayla ilgili kötü şeyler söyleyebilirsin. O konuda da sana epey ödev yaptırmıştım.”
“Çok doğru. Il a les defauts de ses qualites(kaliteli taraflarının yanında yanlışları da var). Ama iddiaya girerim ki tüm bunları öğretmek nasıl mutlu olunacağını öğretmekten daha kolay.”
“Ama beni mutlu ediyorsun. İşin zor olan kısmı, mutlu bir yaşamı sürdürebilmek.”


Ben zaman yolculuğu temalı kitaplara ayrıca bir ilgi duyuyorum. Kitabı ilk gördüğüm anda da bu yönüyle benden artı bir puan almıştı. Ve gerçekten de beklentilerimi karşıladı. Çok severek okudum. Ama itiraf etmeliyim başlarda bu yolculuklar epey aklımı karıştırdı. Sürekli değişen yılları takip etmek biraz zorladı. Fakat bunlar tabii ki kitabın güzelliğini bozmuyor. Sadece biraz daha dikkatli bir okuma gerektiriyor. 


“Bir çok ilişkide varolan o tuhaf mantıktan habersiz olman çok hoş. Bana güven. Birbirimize rastladığımızda ben bir enkazdım. Yavaş yavaş toparlanıyorum. Çünkü senin nasıl bir insan olduğunu fark edince ben de senin gibi olmak istedim. Ve bunu sen anlamadan yapmaya çalıştım. Çünkü hala aramızda sahteliğe yer olmadığını düşünüyorum. Şuan karşındaki 1996’daki Henry ile 1991’deki Henry arasında çok fazla zaman farkı var. Bana yardım etmelisin. Tek başıma işin içinden çıkamam.”

Bu zaman yolculuğu fikri ne kadar güzel gözükse de Henry için böyle olmuyor tabii. Bazı kırılma anlarını tekrar tekrar yaşamak zorunda kalan Henry’i okumak gerçekten zorlayıcıydı. Annesiyle olan karşılaşmaları beni mahvetti gerçekten.💔 Ve kitabın sonu... tamam öyle güllük gülistanlık bir şey beklemiyordum ama birdenbire her şey üst üste geldi ve ben tabii ki yıkıldım. YIKILDIM! 
Kitabı genel olarak düşündüğümüzde ise çok sevdim. Bence bulabiliyorsanız kesinlikle bir şans vermelisiniz. 


“Ama siz de öyle düşünmüyor musunuz?” diye konuşmayı sürdürüyorum. “Sonunda kaybetseniz bile hayatta kısa bir süreliğine çok mutlu olmak, bir ömür boyu orta karar yaşamaktan daha iyi değil mi?”




Şimdiiiii, gelelim kitabımızın uyarlaması olan filmimize. 
Ben kitabı bitirdikten sonra pek vakit kaybetmeden izlemek istedim. Ve evet, az önce bitirdim. Durdurmaya çalıştığım gözyaşlarımla devam etmeye çalışıyorum bu yoruma. Neden kendime bunu yaptım acaba?💔😭
O kadar güzeldi ki film... Kitapla oldukça paraleldi, kesinlikle çok iyi uyarlanmış. Evet biraz hızlıydı ama kitap gerçekten çok uzun olduğu için filme sığdırmak ancak bu şekilde mümkün olabilirdi bence. Peçetelerinizi hazırladıktan sonra mutlaka izleyin, mutlaka!






"Seninle geçirdiğim hayatın tek bir saniyesini bile değiştirmek istemezdim."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder