****
Ben seni
görmeden önce sen beni gördün.
Bir
kız:Gemma,havalimanında,ailesiyle tatile çıkmak üzere.
Gözlerinde
öyle bir bakış vardı ki...
Bir
adam:Ty,salaş,bronz tenli,olgun görünümlü,nedense tanıdık,gözleri buz gibi
mavi.
Sanki
beni istiyormuşsun gibi.
Kız ailesinden
uzaklaşıyor.Bir anlığına.Adam onun kahvesinin parasını ödüyor.Ve içine ilaç
atıyor.
Hem de
çok uzun süredir.
Gemma ne olduğunu
anlamadan Ty onu alıp götürüyor.
Kumlara ve sıcağa.
Boşluğa ve
kimsesizliğe.
Hiçliğe.
Ve onu sevmesini
bekliyor.
****
Evet ,
kitabımız Gemma’nın Ty’a yazdığı bir mektup.Açıkçası ben mektup üzerinden
yürüyen kitapları daha çok seviyorum çünkü bence mektup yazarken tamamen
kendine dönersin,kendini anlatabileceğin en iyi şekilde anlatmaya çalışırsın ki
bu kitaptaki gibi mektuplar daha da fazla duyguya dönüyorlar.Karakterler henüz
kendilerine itiraf edemedikleri şeyleri mektupla itiraf edebiliyorlar ki bazen
yazmanın söylemekten daha kolay olabileceğine de inanırım.Böylelikle mektubu
yazan karakterimizi de en iyi şekilde çözümleyebiliyoruz.Ve ben duyguya biraz
daha fazla dönüldüğünde kesinlikle daha büyük keyif alıyorum.
Bu kitabın
benim için en sarsıcı yanı seçilen mekan oldu kesinlikle.
ÇÖL!!!
Yazarın
zekasına hayran kalarak okudum ben kitabı.Durup baktığımda böyle bir kurgu için
seçilebilecek en iyi mekandı bence.Düşünsenize; bir kızı
kaçırıyosunuz,kesinlikle bulunmamanız,arkanızda herhangi bir iz bırakmamanız
lazım.Nereye giderdiniz? Kabul,çöl asla aklınıza gelemeyecek bir yer ama işte tam
bu yüzden harika bir mekan bu kitap için.
Ayrıca
mekan Gemma’nın hislerini anlamak için de çok iyi bir fırsat.Çöl...Sizden başka
hiçkimse yok.Gidebileceğiniz hiçbir yer yok.Gemma’nın çaresizliği her satıra
işlenmiş.Çölün o sıcağı,kızıllığı,güneşin zaman zaman bakılamayacak kadar
parlak oluşu... Tasvirler çok,çok kuvvetliydi.
Ty,mavi
gözlü yabancı...Ty ilginç bir karakterdi. Avustralya’da,Gemma’yı kaçırdığı Kum
Çölü’nde çocukluğunun büyük kısmını geçirmiş ve çoğunlukla yalnız
kalmış,hayatta kalmak için çok mücadele etmiş ve çöl ortamına ciddi anlamda
uyum sağlayan bir karakter ve kesinlikle topraklarına aşık bir adam.Şehir
hayatını,gelişmişliği sevmeyen,tüm bu gelişimin insanları sahteleştirdiğine inanan,asıl
olanın doğaya,toprağa dönmek olduğunu düşünen bir adam.Ve Gemma’yı gerçekten
çok uzun bir süre önce takip etmeye başlamış,hakkında her şeyi öğrenmiş,çevresindeki
herkesi tanımış.Planlarını uzun zaman önce yapmış,zamanla çöle ahşap binalar
inşa etmiş,ihtiyaçları olacak her şeyi o ortamda sağlamış oldukça kararlı bir
adam.Her şeyi tamamladığında Gemma’yı kaçırıyor ve ortama uyum sağlamasını,onu
sevmesini bekliyor.
“Hapsedilmiş,alıkonmuş,kapatılmış,kuşatılmış,tutsak
edilmiş,esir alınmış,kaçırılmış,zorlanmış, tıkılmış,
kilitlenmiş,incitilmiş,çalınmış...” Gemma
kitabın bir yerinde kendini böyle tanımlasa da tüm o çaresizliğe rağmen hala umudu
olan kesinlikle çok güçlü bir karakterdi.
Aslında
ben daha farklı bir son bekliyordum.Olayın buralara geleceği belliydi,evet ama
bunun oluşunu daha farklı tasarlamıştım. Çünkü bu şekilde çok açık ,biraz da
yetersiz kaldı bana göre. Konuşulmayı, açıklığa kavuşmayı bekleyen gereken
şeyler vardı .Gemma açısından olaya yeterince iyi bakabiliyoruz ama Ty için
biraz daha fazla şeyi öğrenmeye ihtiyacımız vardı.Ve ben Gemma’nın kararını
yerinde buldum Ty konusunda çekimser kaldım,sevmeli miydik ben de tam emin
olamadım.Bu kararı verebilmek için biraz daha şeyi öğrenmeye ihtiyacımız vardı.İkinci
bir kitap olsa çok çok daha iyi olur gibi.Ama yine de,tüm bu blirsizliğe rağmen
oldukça etkileyiciydi.
Okuduysanız,yorumlarınızı
paylaşırsanız çok sevinirim. Mutlu günler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder