***
Ya bir mikroçip mükemmel eşinizi bulabilseydi?
Peki ya, bu mikroçip size ve sevdiklerinize karşı kullanılabilseydi?
Dokuz yıl önce Mercer Şirketi hayatı kolaylaştırmak adına bir yol geliştirdi. Başta akıllı telefonların evrimleşmiş versiyonları olarak ortaya çıkan M-Bantlar, sekiz yıl içerisinde zorunlu hale geldi. Artık M-Corp sağlığınızı, sosyal durumunuzu ve aşk hayatınızı kontrol altında tutuyordu. Sadece üç negatif sonuç alma hakkınız vardı, sonra hayatınızı mahvediyorlar, sevdiklerinizi elinizden alıp onları yeraltına, kimsenin bir daha onlardan haber alamayacağı bir yere götürüyorlardı.
İki yıl önce Maggie Stevens, en sevdiği insanlardan birisinin alınıp götürülmesini izledi ve bu olay tüm dünyasını altüst etti.
Şimdiyse onlara karşı savaşmaya hazır. Henüz bunu bilmiyorlar ama Maggie, M-Corp'un en büyük kâbusu. Mercer imparatorluğunun varisi Quentin Mercer da Maggie'nin planının kilit noktası. Ancak iki yıldır üzerinde çalıştığı tehlikeli planın parçaları yerine yavaş yavaş otururken Maggie'nin hesaba katmadığı gerçekler, dünyasını bir kere daha altüst etmek ve uğruna savaştığı her şeyi yok etmek için kuytuda bekliyorlar.
Bozulan sözlerle dolu bir dünyada Maggie'nin tutması gereken sözler en can yakıcı olanlar olabilir mi?
***
"İnsanlar kaderlerini şirketlerin ellerine bıraktılar. Son gelişmeleri bilmeye, insanlara bağlı olmaya, topluma dahil edilmeye, en son teknolojilere sahip olmaya dair duyulan kişisel arzu... Bir hastalık. "
Uzun zamandır okumak isteyip ikinci kitap hala çevrilmediği için erteleyip durduğum bir kitaptı Parazit ama daha fazla karşı koyamadım ve başladım. İkinci kitabı okuyamadığım için çıldırsam da kararımdan oldukça memnunum.
Maggie kafasına koyduğu planlarını gerçekleştirmek için iki yıl boyunca hazırlanıyor, yeraltına iniyor, kendisini ve çevresindekileri tehlikeye atmaktan asla çekinmiyor.
Ben Maggie'den ciddi anlamda nefret ettim. Gerçekten. Bencilliği, önüne çıkan herkesi planları için kullanması, planları için kitaptaki en masum insanı, Quentin'i feda etmesi... Maggie'yi tam olarak affedebileceğimi hiç sanmıyorum.
"Seni seviyorum. Çılgınca, kıyaslanamaz kadar delice. Sensiz nefes alamıyormuş gibi hissediyorum. Seni asla kaybetmek istemiyorum.Seninle kaçarım, senin için öldürürüm, senin için ölürüm. Seni böyle seviyorum."
Quentin'e gelirsek... M-Corp'un en küçük varisi... Ama Mercer olamayacak kadar mükemmel biri. "Neden bu kadar güzelsin? " sık sık yinelediğim bir soruydu onun için. Maggie'den bu kadar nefret etmemin sebebi de Quentin'di. Quentin o kadar güzeldi ki, Maggie'nin yaptıkları, Quentin'e hissettirdikleri ondan nefret etmeme neden oldu. Ah,ahh canım Quentin...❤️
" Anlamıyorsun. Sana bunları ben söylemedim. Sen onları kalbimden ve ruhumdan koparıp aldın; artık bu kelimeler senin.Sonsuza dek."
Kitap son derece akıcı, sürekli bir şeyler oluyor, tempo asla düşmüyor. Böyle hızlıca okuduğumda beni daha fazla etkiliyor. Ve inanın, o sonu asla tahmin edememiştim. Sürekli ürettiğim senaryolarım vardı ama bu aklımın ucundan dahi geçmezdi. Öyle şeyler oldu, öyle bir yerde bitti ki bir an önce ikinci kitaba kavuşmak istiyorum. Ve o sondaki mesaj olmasaydı...nasıl dayanabilirdim bilmiyorum. Cânım Quentin yine kalbimi çaldı. 🙈
Bence siz de okumak, Quentin'le tanışmak için vakit kaybetmeyin.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
Çünkü bunu görmüştüm.
Her zaman biliyordum.
Çünkü mükemmel bir yin ve yang'dik bir şekilde. Onun ışığına karşılık benim karanlığım. Onun gerçeğine karşılık benim yalanlarım. Onun fedakarlıklarına karşılık benim bencilliğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder