4 Ağustos 2020 Salı

Bir Skandalın Anatomisi || Sarah Vaughan

Kitabı incelemek için: Goodreads
***
Sophie’nin kocası James sevgi dolu bir baba, yakışıklı bir erkek, karizmatik ve başarılı bir politikacıydı. Ancak korkunç bir suçu işlemekle itham ediliyordu. Sophie, kocasının suçsuz olduğundan emindi ve çok değerli ailesini, onları ayırmakla tehdit eden bu yalanlardan korumak istiyordu.

Kate, davayla ilgilenen avukattı: Kanunun, tartışmayı kazanmaktan ibaret olduğunu bilen deneyimli bir profesyonel. Buna rağmen Kate, daima gerçeğin peşindeydi. James’in suçlu olduğundan emindi ve cezasını çektirmeye kararlıydı.

Peki kim haklıydı? Kapalı kapılar ardında neler olmuştu? En önemlisi Sophie ve Kate gerçeklerle yüzleşmeye hazır mıydı?

***


Yine ne diyeceğimi bilemediğim bir kitabın yorumu ile geldim. Yani gerçekten ne hissediyorum bilmiyorum. Kitabın neredeyse tamamında sinirlerime hakim olmakta zorlandım fakat bu, kitabın ne kadar başarılı olduğunu gösteren bir durum sanırım.
Karizmatik ve başarılı bir politikacı olan James, aynı zamanda Sophie ile evli ve iki çocuk babası. Yasak ilişkisinin ortaya çıkmasıyla başlayan skandal, James’in korkunç bir suçla itham edilmesi ile iyice büyüyor. Ve davanın avukatlığını Kate yapıyor.


"Ama galibiyet, galibiyetti. Yine de ben böyle bir davayı savunsaydım, böbürlenmekten kaçınma, hatta astımla paylaşmak üzere bir şile Veuve alma nezaketini dahi gösterirdim. Gerçi böyle davaları üstlenmemeye çalışıyordum. Her ikisini de yaptığınız zaman daha iyi bir avukat sayıldığınız halde, suçlu olduklarından şüphelendiklerimi temsil ederek vicdanımı lekelemek istemiyordum. İşte bu yüzden dava açmayı tercih ediyordum.
Çünkü sadece kazananlardan değil, gerçekten yanaydım ve eğer bir tanığa inanırsam, dava açmaya yetecek kadar delilin mevcut olduğunu düşünüyordum. Bu yüzden de kazanmak istiyordum. Sadece kazanmış olmak için değil; bu dünyadaki Stacey Gibbonsların ve durumları bu kadar muğlak olmayıp çok daha büyük bir vahşete maruz kalanların tarafında olduğum için."

Kate, doğrunun peşinde olan, suçsuz olduğuna inanmadığı hiçkimsenin avukatlığını kabul etmeyen, oldukça başarılı bir avukat. Kate’in savunacağı insanları seçmesindeki tutumunu, davalarını sahipleniş biçimini, güçlünün yanında olmak yerine doğurunun yanında olan bir karakter olmasını çok sevdim. Duruşma sahnelerini de büyük bir gerginlik ve heyecanla okudum. Kitapta en sevdiğim kısımlar onlar oldu diyebilirim. Bunun dışında, konunun hassaslığı, yapılan savunmalar, yaşananların mahkemede çarpıtılması sinirlerimi alt üst etti. Aslında çok benzer olayları gündemimizde sıklıkla görüyor olmamız, bu kadar gerçek bir konunun işlenmiş olması kitabın bu denli etkilemesine neden oldu bence. Ne demek istediğimi okursanız anlayacaksınız bence.


Kitap boyunca mahkemenin seyri açısından çok daha farklı şeyler beklemiştim aslında. O yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadım. Ama sanırım böylesi bir sonuç daha gerçekçi olmuş, ne yazık ki. Kitabın sonuysa tam anlamıyla tatmin etmedi beni. Yani keşke birkaç bölüm daha olsaydı da, adaletin bir şekilde yerini bulduğunu görseydik ve biraz olsun içimiz soğusaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder