Kitabı incelemek için: Goodreads
***
“Sıradan olan sıkıcıdır. Sıradışıysa unutulmazdır.”Muhteşem bir transatlantikte New York’a yolculuk yapan Audrey Rose ve Thomas, geçirecekleri bir hafta boyunca Ay Işığı Karnavalı’nın sergileyeceği sıradışı gösterilerin keyfini çıkaracaklardır. Sihirbazlar, cambazlar, falcılar, eşsiz bir kaçış ustası…
Ancak soylu kızlar kaybolmaya ve vahşice sergilenen cesetler ortaya çıkmaya başladığında ihtişamlı yolculuğun büyüsü bozulur. Yoksa yolcuları okyanusun dalgalarından daha şiddetli sarsan bu cinayetlerin sorumlusu, kendi büyülü gösterisini mi oynamaktadır?
***
“Bana böyle bakmana bayılıyorum.”
Sorarcasına onun gözlerine baktım. “Nasıl?”
“Beni, seni sevdiğim aynı tarifsiz aşkla sevebilirmişsin gibi.”
Bu kez kitabımız, Cressworth bebeklerimizin yeni bir vaka için Amerika’ya yaptıkları gemi yolculuğu ile başlıyor. Bir hafta sürecek olan bu yolculuk süresince gemide Ay Işığı Karnavalı’nın birbirinden ilginç gösterileri gerçekleşiyor. Thomas ve Audrey Rose başta olmak üzere, yolculuğun bu gösterilerle keyifli geçeceğini düşünen herkes soylu kadınların ortadan kaybolması ve gösterileri gölgede bırakacak bir şekilde ortaya çıkan cesetlerle ne kadar yanıldıklarını anlıyorlar. Ve çiftimiz, bu korkunç cinayetlerin sorumlusunun peşine düşünüyor.
“Yarın akşam yemeğinden önce bulduklarımızı gözden geçirelim.”
Thomas cep saatini çıkarıp gösterişli bir tavırla kapağını açtı. “Bu bize uyumak, onların saflarına sızmak, dikkatlerini dağıtacak dumanı yaratmak, grubumuza yeni bir isim bulmak ve akşam yemeğimiz için en güzel giysilerimizi giymek için on üç saat verir.” Elini dikkatli bir şekilde taranmış siyah saçının arasından geçirdi. Elini omzundan aşağıya, bedenine doğru kaydırarak konuşmasına devam etti. “Şükürler olsun ki bu göz kamaştıracak kadar yakışıklı varlığın çok fazla hazırlık yapması gerekmiyor. Mephistotales’in aksine.”
Öncelikle yazarın her kitapta gerçeklere dayanan olayları ana tema olarak almasını ve yeni bir bakış kazandırarak bize sunmasını aşırı seviyorum. Kurgunun çok ince işlenmesi, kitabın polisiye kısmının sağlamlığı ve merakımızı her an canlı tutmasını çok seviyorum. Son ana kadar katil hakkında değişen düşüncelerim de ne kadar iyi olduğunun bir kanıtı bence.🙃
“İşimiz her zaman bizim için önemli olacak. Ama benim kalbimin tek sahibi sensin, Wadsworth. Ne olursa olsun. Bunu benden ancak ölüm alabilir. O zaman bile aşkını yanımda tutmak için her parçamla savaşacağım. Şimdi ve sonsuza dek.”
Böylesine sağlam bir kurgunun yanında bir de Thomas gibi bir karakteri okuyor olmak... Tamamiyle ödüllendirilmişiz gibi hissetmeme sebep oluyor.😍 İlk kitaptan beri her anlamda mükemmel olduğu için çok mutluyum. Muzipliği, nezaketi, Audrey Rose’a duyduğu aşkı, anlayışı ve haklı özgüveniyle harikaydı yine gerçekten. Bir karakter ancak bu kadar âşık olunası olabilir bence.❤️
“Gitmek istersen seni kalman için asla zorlamam. Her zaman uygun olan şeyleri söylemiyor ya da yapmıyor olabilirim ama seni, özgür bırakacak kadar çok sevdiğimi biliyorum.”
Audrey Rose ise bu kitapla beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası. Bu kitaba gelene dek hayran olduğum karakterinin değişmesi beni çok şaşırttı ve sinirlendirdi aslında. Kararlılığına, zekasına, güçlü duruşuna hayran olduğum Audrey Rose’dan eser yoktu resmen. Ve canım Thomas’a hiç hak etmediği şeyler yaşatması deliye döndürdü okurken beni. Sirk müdürü Mephisto’nun manipülasyonlarına böyle kolay kapılıp gitmesinden, kararsızlığa düşmesinden hiç hoşlanmadım. Canım Thomas’a kıyamıyorum hiç🥺 ki asla üzülmeyi hak etmiyor.
“Her şeyin yolunda gideceğine söz veremem, Audrey Rose.”
Yüksek sesle iç geçirdim. “Bu, yalan söylemenin uygun olduğu zamanlardan biri, Thomas. Durumun ne kadar berbat olduğunun farkındayım ama ben, değilmiş gibi davranmak istiyorum. En azından şu anda.”
“Tamam.” Konuşmayı kendi iç dünyasındaki düşüncelere çevirdi. “Demek istediğim, yolumuza ne çıkarsa çıksın senin yanında duracağıma söz veriyorum. Sonunda kahraman sen olacaksın, hiç şüphem yok. İşte, o zaman ben senin yanında yakışıklı duruyor olacağım. Asıl önemli olan bu.”
“Gerçekten mi?”
Thomas kızmış gibi yaparak geriye doğru çekildi. “Bütün zaferi tek başına üstlenmene imkân yok. Hem güzel hem kahraman mı olacaksın? Bu, yalan söylemenin uygun olduğu o zamanlardan biri, Wadsworth.”
Seriyle vedalaşmaya hiç hazır olmasam da son kitapta bizi neler bekliyor inanılmaz merak ediyorum ve bir an önce okumak istiyorum.😍
“Amcanın size göz kulak olmamı istediği düşünülürse şu an, Mephisto hakkında konuşmak için iyi bir zaman olabilir. Bu saatte sana uğramasını gerektirecek kadar önemli olan şey ne? Bu seviyede uygunsuz davranışlarda bulunmanın yalnızca benim uzmanlık alanım olduğunu bilmiyor mu?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder