11 Nisan 2021 Pazar

Gölge ve Kan || Kerri Maniscalco

 Kitabı incelemek için: Goodreads

***

Asil bir İngiliz ailesine mensup 17 yaşındaki Audrey Rose ayrıcalıklı bir hayatı sürmektedir, ama toplumun beklentilerinin aksine gizli ve tekinsiz bir dünyası da vardır. Çünkü genç kız, amcasına adli tıp laboratuvarında otopsi konusunda yardım etmektedir. Ama Audrey bir gün kendini amansız bir katilin peşinde bulur ve hayatı tek kelimeyle tersyüz olur…
Kerri Maniscalco’nun satış rekorları kıran serisinin ilk kitabı Gölge ve Kan, hafızalarda iz bırakacak karakterleri, sürpriz gelişmeleri, eşsiz İngiltere tasvirleri ve görkemli finaliyle yılın kesinlikle favori kitaplarından biri!
 

***

Gölge ve Kan çıktığı zamandan itibaren ilgimi çeken bir kitaptı fakat öyle çok büyük araştırmalar da yapmamıştım kitap hakkında. Çünkü genelde bu araştırmalarım spoiler ile sonlanyor.🙊 Böyle olmaması için de çok fazla incelemeden okumaya başladım ve doğrusu arka kapak yazısı dışında kitapla ilgili pek bir bilgim yoktu. Şimdi düşünüyorum da, iyi ki yokmuş. Her şeyi okuma anının heyecanıyla öğrenmek kesinlikle daha güzeldi.

Kitaptan kısaca bahsedecek olursam, hikayemiz 1800’lü yılların İngiltere’sinde geçiyor. Adli tıp ve otopsi ile fazlasıyla ilgili olan Audrey Rose asil ve geleneksel bir İngiliz ailesinin kızı. Bilimsel araştırmalarını amcasının adli tıp laboratuvarında yürütüyor ve otopsiler konusunda amcasına yardımcı oluyor. Tahmin edeceğiniz üzere, o yıllarda Audrey Rose’un bu ilgisi toplum ve ailesi tarafından pek hoş karşılanmıyor. Çünkü toplumun çizdiği, davetlerde giyeceği elbiselerden, katılacağı çay davetlerinden başka bir şey düşünmeyen, tek amacının bir gün evlenmek olduğu bir kadın figürü var ve Audrey Rose bu figüre hiç mi hiç uymuyor. Fakat Audrey Rose, bilim söz konusu olduğunda kimsenin baskısından korkacak ve geri çekilecek bir karakter değil kesinlikle. Benim Audrey Rose’u sevmemde en büyük etken de onun bu yönü oldu. Öyle bir dönemde kadına çizilen sınırları yok sayması onu gerçekten sevmemi sağladı. Aynı zamanda böyle bir karakter yazdığı için, eleştirisini karakterine böyle güzel yansıttığı için yazara bir hayranlık duymaya başladım.💖

"Saygı, hak edenlere gösterilir. İnsan saygı görmeyi talep ediyorsa, hiçbir zaman gerçek anlamda buna nail olamaz. Ben sizin kızınızım, atınız değil, bayım."

Bu otopsiler böyle gizlice olsa da devam ederken karakterlerimiz kendilerini bir dizi cinayetin içinde buluyorlar ve Audrey Rose için bu olaylar sıradanlıktan çıkıp hayatını etkileyecek bir hale geliyor.
Elbette bahsetmeden geçemeyeceğim bir karakter daha vardı: Thomas!

Kendisi Audrey Rose’un amcasının öğrencilerinden biri ve o da otopsi konusunda amcasına yardımcı oluyor. Thomas’ın Sherlock gibi olaylardan çıkarım yapması çok güzeldi gerçekten. Ama onu asıl sevme sebebim, Audrey Rose’un hep yanında olması, yaptığı her işte onu destekliyor olmasıydı.❤️ Ayrıca o kendini beğenmiş halleri, duygularını söylemekten kaçınmayışı da çok tatlıydı bence.🙊 Ama keşke biraz daha fazla görebilseydik onu kitapta.😬

Okurken ne olacağını delice çözmeye çalışmadığımdan mıdır nedir, ben böyle bir şey beklemiyordum açıkçası. Son kısımlarda epey şok oldum. Hep bir yerden sonra olayın değişeceğini düşünüyordum. İkinci kitabı gerçekten çok fazla merak ediyorum. Ve Thomas’ı fazlaca görmek istiyorum. Kitabı hala okumamışsanız da mutlaka tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder