Kitabı incelemek için: Goodreads
***
Katiller Çetesi'nde heyecan Kara Kurt'la devam ediyor... Nora'nın ortaya çıkardığı sırların ardından, Niklas ve Victor arasındaki iş arkadaşlığı da kardeşlik de derinden sarsılmıştır. Fakat Niklas her şeye rağmen yalnızca kendisinin başarıyla yerine getirebileceği düşünülen bir görev için İtalya'ya gitmeyi kabul eder. Çünkü bunu kardeşinin ihanetine karşı bir merhamet ya da bir intikam fırsatı olarak görmektedir. Öte yandan Niklas'a İtalya'da Izabel ve çetenin yeni üyesi Nora da eşlik edecektir. Gelgelelim İtalya'da Birlik'in düşündüğünden çok daha zorlu bir süreç yaşanacak ve çete üyeleri hiç beklenmedik olaylarla yüzleşip zor kararlar vermeye mahkûm edileceklerdir.
***
Ben bu seriyi gittikçe daha fazla seviyorum!
İlk iki kitap biraz ortalama kalmıştı bence fakat seriye devam ettikçe her kitapla daha da iyi olmaya başladı. Üçüncü kitaptan beri ‘favorim bu’ diyorum ama ilerledikçe güzelleşip değişiyor. Şimdilik favorim Kara Kurt ama bir sonraki kitapla yine değişecek gibi.😂 Ve bu durumdan fazlasıyla memnunum. Umarım sonuna kadar her kitapla daha da yukarı çıkar serinin güzelliği.
“Biz eşsiziz, Niklas. Sen ve ben... Ailelerimizin kara kurtları; mutasyonlarıyız. Biz özeliz. Aramızdaki tek fark, ben kendi sürümü yönetiyorum, sense sadık bir kardeş olarak ağabeyinin gölgesinde yaşamayı tercih ediyorsun.”
"Dahası sadakat aşktan çok da farklı değildir. Normalde yapmayacağın şeyleri, onun uğruna yapar ve bunu başarmak için de tüm gücünü tüketen bir sorumluluk hissedersin. Hepsinden öte acıyı kabullenirsin çünkü acıyı reddetmek sadakati de reddetmektir. Sadakat ve aşk arasındaki tek fark, aşk için tüm bunları bile isteye ve tekrar tekrar yapabilirsin, oysa sadakat söz konusu olduğunda işin rengi değişir. Çünkü sadakat öğrenilir, aşk ise organiktir."
Önceki kitapta seriye Nora’nın dahil olmasını çok fazla sevmiştim. Güçlü, kendinden emin bir kadın karaktere ihtiyaç vardı bence seride ve Nora fazlasıyla karşılıyor bunu.
Nora’nın dahil olmasıyla pek çok sır açığa çıkmış, ortada yıkılmadık tek bir şey bırakmamıştı ve merakımı iyice arttırmıştı. Niklas da bu sırlardan sonra birlikten ve Victor’dan uzaklaşmıştı. Kitabımız yeni bir görev için Niklas’ı ikna etme çabalarıyla başladı ve bu görev üzerinden ilerledi.
"Böylesi bir çalışma ortamında bu tür bağların engel teşkil edebileceğinin farkındayım; ama sevememenin ya da aşkı hissedememenin de bazen bir dezavantaj olduğuna eminim.”
“Neden?”
Bir an Victor ve Dina’yı düşündüm.
“Çünkü sevmenin insanı daha güçlü kıldığına inanıyorum,” diye cevap verdim.
Nora başını sallayarak, “Daha güçlü mü?” dedi. “Hayır, Izabel. Bence tam tersi. Birini sevmek, onu güvende tutma sorumluluğunu almak ya da onun için endişelenmek demek. Ve tüm bunlar sadece birer yük.”
“Yanılıyorsun,” diye itiraz ettim. “Birini sevmek, hayatta her şeyle onun için mücadele etmek veya onun için yaşamak demek. Bunun ne anlama geldiğine dair en ufak bir fikrin yok bana kalırsa. Sevgi nedir bilmediğinden de muhtemelen bunu hiçbir zaman anlayamayacaksın."
Niklas beni epey heyecanlandırmaya başlamıştı ve ister istemez bir beklentiye sokmuştu. Ve beklentilerim kesinlikle karşılığını buldu. Her şeye rağmen Victor’a olan sadakatini görmek çok güzeldi.
Izabel’i hala sevemiyorum. Bir türlü bitmedi kendine, Victor’la arasındaki ilişkiye olan güvensizlikleri. Sürekli bir göreve gidip kendini ispatlama çabasında ve bu beni sinir ediyor. Asla sevemiyorum onu ya.😒
Kitap başından sonuna kadar aşırı akıcıydı. Ve olayların temposu hiç düşmedi. Böyle olduğunda çok daha fazla seviyorum. Sonu ise yine bir bombaydı. Öğrendiklerinden sonra Victor nasıl bir karar verdi, devamında neler olacak çok merak ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder