Kitabı incelemek için: Goodreads
***
KIYAMET BAŞLIYOR!
Doğaüstü bir felaketin hüküm sürdüğü bir
dünyada geçen The Book of M, sevdiklerini kurtarabilmek için her şeyini feda etmek
zorunda kalan bir grup insanın etkileyici
hikâyesini konu ediniyor.
Bir akşamüstü, Hindistan’da akıllara durgunluk
veren bir olay yaşanır. Sıradan bir adam gölgesini kaybeder ve bu olay tüm dünyaya yayılmaya başlar. Gölgelerini kaybedenler yepyeni
güçlere kavuşsalar da bunun karşılığında ciddi
bir bedel ödemek zorundadırlar: Bütün hatıralarını kaybetmek.
Ory ve karısı Max, ormanın derinliklerinde
terk edilmiş bir otele sığınarak şimdiye kadar Unutuş’tan kaçmayı başarmışlardır. Ama
bir gün yaşadıkları beklenmedik bir olay, tüm
planlarını altüst eder. Ory ve Max’i oldukça
tehlikeli bir yolculuk beklemektedir.
***
Bu kitabı okumak daha doğrusu bitirmek benim için inanılmaz sancılı bir süreçti, yıprandım. Sırf yarım bırakmaktan nefret ettiğim için ve belki devamında daha akıcı olur kitaba haksızlık yapmayayım diye zorladım kendimi ama yok, olmadı!
Öncelikle şunu söyleyeyim, tüm kötü yorumlara kulaklarımı tıkayarak başladım okumaya, herhangi bir önyargım falan yoktu. Belki ben de kitabı sevenlerden olurum diyerek başladım okumaya. Konusu oldukça ilgimi çekmişti, zaten kitabı da bu yüzden almıştım. Başlarında bu tarz bir kitaptan beklediğim duyguları aldığımı da düşünüyorum, merakım zirvede ilerliyordum ama kitap ilerledikçe her şey birbirine girdi. Olayları takip etmeye çalışırken hiçbir şey hissedemeyecek bir hale geldim.
Kitapta dört farklı bakıştan okuyoruz olanları. Zaten kitabı zorlaştıran da bu. Tam birindeki karaktere alıştım, olayı kavradım derken bir anda değişiyor ve bir daha aynı hikayenin devamına dönmek çok uzun bir vakit alıyordu ve hikayede en son ne olduğunu hatırlamakta güçlük çektiğim çok fazla zaman oldu. Bu yetmezmiş gibi bu dört ana karakterin hikayelerine de sürekli başka karakterler katılıyordu ve bir yerden sonra kimin kim olduğunu takip edemedim. Bu kadar çok karakter bir kitaba fazla. Çok fazla! Her ana karakterin kendi kitabı olsa ancak öyle anlaşılabilir olurdu diye düşünüyorum. Bence yazar bu kadar farklı bakışlara gireceğine, bağlantıyı kurabileceği iki karaktere yoğunlaşsaydı bu kitap gerçekten daha iyi olabilirdi. Ayrıca okuyucuyu da bu kadar yormazdı.
Bu sürekli değişen akışın getirdiği bir diğer zorluk ise kitabın zaman ilerleyişiydi. Kitapta net bir zaman akışı yok. Sürekli bir ileri bir geri sıçrayıp duruyoruz ve bu da bence çok yorucuydu.
Bunların dışında, asla açıklanmayan şeyler var kitapta. Mesela, Ory yeni ekibine katıldığında kitap topladıklarını öğreniyor ve bundan sonraki uzun bir süre kitap toplama çabalarını okuyoruz. Ama bir kez olsun neden diye sormuyor. Bunun gibi bazı şeyler iki cümle ile bile olsa açıklansa bizim için de bir anlamı olurdu okuduklarımızın.
Kitabın yaklaşık son 60 sayfası çoğu karakteri bir araya topladığı için daha anlaşılırdı ve okuyup takip etmesi buradan sonra daha kolaydı. Ama kitabın çok büyük bir kısmı bu açıdan eksik olduğu için son sayfalar, benim için, kurtarıcı olamadı. Gerçekten bu kadar karakter karmaşasına girilmeseydi kitap daha güzel olabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder