***
Sözünü tutmanın en iyi yolu asla söz vermemektir.
Pek de uzun olmayan bir zaman önce, Vegas’ta bir şapelde, hayatımın geri kalanı boyunca Karissa’yı seveceğime dair yemin ettim. Fakat kimseye sonsuz yarınlar bahşedilmemişti. Kimseye sonsuzluk sözü verilmemişti. Bazen elimizde tek kalan bugündür.
Carpe Diem
Ânı yaşa.
Şimdiye dek her şey bitmiş olmalıydı, biz mutlu olmalıydık fakat insanlar huzur içinde yaşamamı güçleştiriyordu. Ellerimde öyle çok kişinin kanı vardı ki temizlenmesi asla mümkün değildi ve orada bir yerlerde, birisi yaptıklarımı bana ödetmeye kararlı gibiydi. Sonsuza dek mutlu, her zaman bir bedel ile birlikte gelirdi; her adamın ödemeye hazır olduğu bir bedel. Ancak bu olacakları oturup bekleyeceğim anlamına gelmiyordu.
Çünkü söz konusu sevdiğim kadın olduğunda… uğruna savaştığım yaşam olduğunda…
Kimse güvende değildi.
***
Seriyi bitirmiş olduğuma inanamıyorum, vedalaşma fikrinden nefret ediyorum. Kesinlikle en sevdiğim serilerden biri ve hep öyle olacak. Sanırım Naz’ı her özlediğimde kendimi kitapları yeniden okurken bulacağım.🙊 Ama ne yapayım, söz konusu Ignazio Michele Vitale olunca karşı koymak çok zor.🤤 Serinin son kitabı olduğu ve spoiler vermemek için olaylara girmeyeceğim. Diğer kitaplarda olduğu gibi burada da hikaye inanılmaz akıcıydı. Ne zaman başladım ne zaman bitirdim bilemedim. Ara verdiğim anlarda aklım sürekli kitaptaydı. Zaten ufak bir kısmı dışında tamamını bir gün içine bitirdim. Ama şunu söyleyeyim asla yetmedi. ASLA! Sonu, Naz’ın son sözleri kalbimi eritti❤️ Spoiler olmaması için o kısımdan alıntı yapamıyorum maalesef. Bence bir an önce kendiniz okuyup öğrenmelisiniz.😏
Kitabın hem Naz’ın hem de Karissa’nın bakışından yazılmış olmasını da çok sevdim. Çünkü başından beri ikisini de çok sevdim. Son olarak, Lorenzo’yu okuduğum kadarıyla sevdim diyebilirim. Hikayesini okumak için aşırı heyecanlıyım. Umarım arayı çok açmadan okuyabilirim. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder