9 Temmuz 2016 Cumartesi

GİTME || SELVİ ATICI

Kitabı incelemek ve satın almak için : Goodreads || Babil || D&R || KitapYurdu

***
Nefret ve aşk arasındaki mesafe ne kadardır?
Kilometrelerce mi?
Belki bir adım kadar yakındırlar birbirlerine?
Belki de aralarında zerre kadar dahi uzaklık yoktur. Üstelik birbirlerine dönüşmeleri öyle hızlı gerçekleşir ki, hiçbir kalp nasıl sevdiğinden bir anda nefret ettiğini, sonra onu yeniden nasıl sevdiğini anlayamaz.

Sırılsıklam âşık olan bir kadın…
Tek gecelik ilişkilerin adamı olan bir erkek…
Ve geçirilen tek geceden sonra birbirinden nefret eden ya da belki tamamen âşık olan iki insan...
Gerçekte hissettikleri şeyin ne olduğunu keşfetmeleri ise hiç kolay değil…

Gitme, aşkın ve nefretin sınırlarında dolanmanıza neden olacak.

***


Kitabı iki günden çok daha az bir sürede bitirmeyi aklımın ucundan dahi geçirmiyordum inanın. Hatta hızlı gidiyor oluşumdan dolayı kendime kızdığım, "acaba bıraksam da hemen bitmese mi?" gibi tuhaf düşüncelere büründüğüm,hatta ve hatta "bu kitap neden bu kadar kısa?" diye isyan ettiğim pek çok an yaşadım. Lakin elbette Tunç Mirza'nın rüzgarına kapıldım,bitirmeden duramadım! 
Tunç Mirza 9 yaşında yaşadığı bir olayla kendisini ailesinden uzaklaştırıyor, onlarla arasına aşılamayacak duvarlar örüyor. Ve sevmekten vazgeçerse onları kaybettiğinde bir daha o kadar yaralanmayacağını düşünüyor. Ama inanın bana sevdiğinde öyle güzel seviyor ki...Bence tüm korkusu içindeki sevginin büyüklüğünden geliyor. 


"Fakat çok bir şey istemiyorum. Burnun aktığında burnunu silmek istiyorum. Ayakların ağrıdığında ovmak istiyorum. Seni ilgiye boğmak,şımartmak istiyorum. Seni yatağımda, yanımda, tenimde istiyorum. Allah'ım! Seni öpmek istiyorum. Sarılmak,o farklı kokunu içime çekmek... Seninle uyumak istiyorum. Sonra uyanmak! Benim için, bana gülümsemeni istiyorum,bana bakmanı! Aşkıma karşılık vermeni istiyorum. Bana yenid- Bana âşık olmanı istiyorum. Benim seni sevdiğim gibi beni sevmeni istiyorum. Kalbini istiyorum. Ruhunu, bedenini. Özetlersek... Seni istiyorum. Her şeyinle."



Hayat ise başlıbaşına sevgiden,iyilikten oluşuyor. Ve de biraz...sersemlikten! Tunç'la ilk karşılaşmalarındaki o sersem hallerine,kendini kontrol edemeyişlerine deli oldum,ama...Tunç'u tanımaya başladıktan sonra Hayat'a hak vermeden de edemedim doğrusu.❤️

"Sana ne zaman âşık olduğumu bilmek isterdim ama sanırım öyle hızlı çarptın ki beni,fark edemedim. "

Derken Tunç ve Hayat kendilerini bir evliliğin içinde buluyorlar ve tahmin edebileceğiniz üzere bu öyle kolay bir evlilik olmuyor. Ve Tunç tüm öfkesini,nefretini Hayat'a yönlendirip bitmek bilmeyen işkencelerini uygulamaya başlıyor. Hayat'ı öyle yaralıyor,öyle parçalıyor ki...Tunç'un bu hallerini okurken sinir krizleri geçirdiğimi,onu boğmak istediğimi lakin bir şekilde de yüzümdeki aptal sırıtışlara engel olamadığımı söylemeliyim. Ama ilerleyen anlarda burnu feci bir şekilde sürten Mirza'yı keyifle okuduğum da bir gerçekti. Bir satırda Tunç'a delice öfkelenirken, diğerinde alaycı haliyle öyle bir sevimliliğe bürünüyordu ki... Tunç Mirza'ya hissettiğim öfkenin ne zaman sevgiye dönüştüğünü ben de bilmiyorum,sanırım o ara,tıpkı onun gibi, 'yuvarlanmak'la meşguldüm.❤️❤️❤️

"Senden nefret ediyordum. Bunu inkâr edecek değilim. Zaten çok belli ettim. Ama birden yuvarlandım ve kendimi sana kapılmış buldum. İnan o ânı hatırlamıyorum. Çok aniydi." 


Yuvarlandığının farkına varan Tunç Mirza'yı okumaksa...Ahhh,mükemmeldi. Tunç aşkını öyle güzel gösteriyor,kendini affettirebilmek için öyle güzel şeyler yapıyor ki,tahmin edeceğiniz üzere,bayıla bayıla okudum o kısımları. "Böyle de güzel sevilmez be adam!" demekten kendimi alamadım. 
Gitme'nin Selvi Atıcı'dan okuduğum ilk kitap olmasına rağmen asla son olmayacağını,serinin diğer kitaplarını hemen almamak için kendimi zor tuttuğumu ve tabii Gitme'yi size önerdiğimi tekrar tekrar belirtmeme de gerek yok sanırım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder