Kitabı incelemek için: Goodreads
***
HEPİMİZ ÖLÜRÜZ AMA
HERKES BİR AMAÇ UĞRUNA ÖLMEZ
Başkent düştü. Karanlıklar Efendisi gölgeden tahtında hüküm sürmekte. Ülkenin kaderiyse; gücünü yitirmiş bir Güneşin Elçisi, gözden düşmüş bir avcı ve büyük kayıplar vermiş bir ordudan geriye kalanların elinde.
Alina, Karanlıklar Efendisi’nin sırlarını çözmeye başladığında, paylaştıkları bağ hakkındaki fikrini sonsuza dek değiştirecek bir geçmişi keşfedecektir. Ateşkuşu, ülkesini yıkımdan kurtaracak tek anahtar gibi görünmektedir. Şimdi Alina her zaman uğruna savaştığı geleceğe mal olacak bir seçimle karşı karşıyadır.
***
🖤“Bir daha,” dedi. “Adımı bir daha söyle.”
Bu iki cümle kalbimi nasıl paramparça etti, anlatmam, tarif etmem mümkün değil. Kalbime saplanan Grisha çeliğiyle yaşamak zorundayım artık.
Asla anlayamadığım bir şey var: Biz bu sonu hak edecek ne yaptık? Neden? Neden?
Böyle bir şey olacağını tahmin ederken bu seriyi arka arkaya okuma cesareti nerede buldum, bilmiyorum. Şu an keşke bulmasaymışım diyorum. Ara verip kitapların etkisini kaybetmek istememiştim ama keşke kaybetseymişim de bu kadar yaralanmasaymışım. Yükseliş bu kitabın neresindeydi bilemiyorum, benim için tamamen bir çöküş oldu.💔
Şu an bu yorumu yazmak bile içimden gelmiyor.
🖤“Bir süredir aklımı kurcalayan bir şey var,” dedi. Ne bir selamlaşma ne bir hoşbeş.
Bekledim.
“Baghra sana niyetimi söylediği gece, Küçük Saray’dan kaçtığın gece, tereddüt ettin mi?”
“Evet.”
“Ayrıldıktan sonraki günlerde geri dönmeyi hiç aklından geçirdin mi?”
“Geçirdim.”
“Ama dönmemeyi seçtin.”
Gitmeliydim, biliyordum. Hiç değilse sessiz kalmalıydım ama o kadar yorgundum ki. Üstelik burada onunla birlikte olmak çok kolaydı. “Geri dönmememin sebebi, Baghra’nın o gece anlattıkları değildi. Bana yalan söyledin. Beni kandırdın. Benim... aklımı çeldin.” Beni ayarttın, seni istememi sağladın, kendi yüreğimden şüphe ettirdin.
“Senin sadakatine ihtiyacım vardı, Alina. Bana görev bilinci ya da korkudan daha fazlasıyla bağlanmana ihtiyacım vardı.”
Her ne yapmış olursa olsun, ben kitaba başladığım ilk andan, kitabı bitirdiğim ana kadar, Karanlıklar Efendisi’ni sevdim, hem de çok. Yaptığı şeyler umrumda değil! O küçücük bir çocukken onu bu hale getirecek şekilde yetiştirildi, sevgiyle büyümedi. Ne yaptıysa Ravka’yı kurtarmak için yaptı ve bu yaptıkları bence o kadar doğaldı ki... Her şeyin bedelini onun ödemesi hiç ama hiç adil değildi. Bana kalırsa, o zaten fazlasıyla bedel ödemişti. Gidip sadece ona kötü demek çok acımasızca geliyor bana.
🖤”Hatalı olan benken sinirimi neden senden çıkarayım? Bana tekrar ihanet edeceğini tahmin etmeliydim. Benimkisi bir tür çocukça ideale çılgınca tutunmaya çalışmaktı. Ancak söz konusu sen olduğunda kendi arzularımın kurbanı oluyorum gibi görünüyor.” İfadesi sertleşti. “Buraya ne için geldin, Alina?”
Alina’ya olan öfkem ve nefretim sınır tanımaz bir boyuta ulaştı. Yaptığı her şeye rağmen Karanlıklar Efendisi’nin hala Alina’ya güvenmesini, her seferinde onu affedecek olmasını kabul edemiyorum. Sürekli gafil avlanıyor oluşunu hazmedemiyorum. Okuduğum en hain, en kendini bilmez karakterdi Alina. Bence o da büyük bir bedel ödemeliydi, belki biraz olsun içimiz soğurdu.
Malyen içinse çok karmaşık hislerim. Bu kitapta biraz daha normaldi davranışları. Artık bir şeylerin farkına varması güzeldi. Ama bu onu sevmemi sağladı mı derseniz, hayır. Kesinlikle sevmedim onu. Diğer kitaplardaki saçmalıklarını silmedi yani. Bu sadece bir kabulleniş gibi bir şey. Yani, Malyen işte, en fazla bu olabilirdi. Ve bence ikinci bir şansı hak edecek bir şey de yapmadı. Alina ve Malyen’in bu olayın içinden böyle sıyrılmış olmaları çok saçma geliyor.
Serinin heyecanı en yüksek kitabıydı sanırım. Hiç dur durak bilmedi. Bu açıdan çok güzeldi. Yazarın yarattığı dünyayı başından beri çok sevdim zaten. Seride sevemediğim tek şey Alina ve Malyen’in baş karakter olmalarıydı sanırım. Karanlıklar Efendisi gibi bir karakter okuyup, Alina ve Malyen’e kalmak çok saçmaydı bence. Ayrıca bu kadar fazla karakterine rağmen seriyi ve hatta çoğu karakterini sevmiş olmam da beni şaşırtsa da mutlu etti.
🖤Belki de aşk bir batıl inançtı, yalnızlık gerçeğini kendimizden uzak tutmamız için ettiğimiz bir dua. Başımı geriye yatırdım. Yıldızlar birbirine yakın görünüyordu ama aslında aralarında milyonlarca kilometre mesafe vardı. En nihayetinde belki de aşk inanılmaz parlak ve asla ulaşamayacağınız bir şeye özlem duymaktı.
Nikolai, Karanlıklar Efendisi’nden sonra en sevdiğim karakterdi. Seriye dahil olduğu andan itibaren onu çok sevdim. İyi ki vardı da Alina ve Malyen dolu bir hikayeyi katlanır kıldı. Onun hikayesine devam edebilecek olmak beni teselli ediyor. Ama umarım o kitaplarda tekrar Alina’ya maruz kalmam. Adını bile duymak istemiyorum artık onun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder