Kitabı incelemek için: Goodreads
***
Nebraska’nın ortasındaki bir benzinliğe değil, en çılgın fantezilerime layık biriydi.
Ülkeyi boydan boya arabamla gezerken Chance adında seksi, ukala bir Avustralyalı ile karşılaşacağım aklıma bile gelmezdi.
Arabam bozulunca bir anlaşma yaptık. Sonra da bir baktım beraber yolculuk ediyor, geceleri otel odalarında cinsel çekimimizin gerginliği içinde oturuyor ve plansız maceralara çıkıyorduk.
Sıradan bir gezi, hayatımın en önemli yolculuğuna dönüşmüştü. İşler ciddiye binene kadar her şey çok güzeldi.
Onu istiyordum ama Chance hamlede bulunamıyordu. Onun da beni istediğini sanıyordum ama bir şeyler onu bundan alıkoyuyordu.
O ukala piçe âşık olmamam gerekiyordu, özellikle yollarımızın ayrılacağını biliyorken.
Her güzel şeyin bir sonu vardır ne de olsa, öyle değil mi?
Fakat kendi sonumuzun böyle olacağını asla tahmin edemezdim.
***
Ahhh! Bu. Neydi. Böyle?🤤😍
Kafamı dağıtacak, beni eğlendirecek ve hızla okunacak bir kitap arayışındaydım ve bu kitaba başladım. Açıkçası bu söylediklerim dışında başka bir beklentim yoktu. Ama kitap beklentilerimi uçurdu. Böylesi güzel olacağını asla ama asla tahmin etmemiştim, şu an aşırı mutluyum okuduğuma.💃🏻💃🏻
Kitap Aubrey ve Chance’in yolculuk yaptıkları bir dönemde, bir benzinlikte karşılaşmaları ile başlıyor. Tanıştıkları andan itibaren aralarında inanılmaz bir çekim oluşuyor ve kitap boyunca da devam ediyor. Chance’in motoru bozulduğunda Aubrey ile bir anlaşma yapıyorlar ve yola birlikte devam ediyorlar. Fakat bu yolculuk biraz amacını aşıyor, eğlenceli ve aşırı tutkulu bir hal alıyor. Ee, tahmin edeceğiniz üzere, her şey bundan sonra güllük gülistanlık gitmiyor. Araya uzun, atlatılması zor bir ayrılık giriyor ve daha sonra Chance’in ikinci şansını kazanma çabasına dönüşüyor.
Başlangıçta yalnızca 8 günü birlikte geçiriyorlar ve aralarındaki bağ hızla ilerliyor. Aubrey’nin önceki ilişkilerinde yaşadığı güven problemlerine, Chance’in içinde bulunduğu zorlu duruma rağmen hem de. İkisi de kendini geriye çekmeye çalışmasına rağmen karşı koyamıyorlar birbirlerine. Ben bir şeyler gizlemesine rağmen Chance’in duygularını hissetmekte hiç zorluk çekmedim aslında. Aksine, Aubrey’nin duyguları daha eksik gibi geldi bana. Fakat Chance’in hiçbir şey açıklamadan çekip gitmesinden, Aubrey’nin böylece daha rahat devam edebileceği fikrine kapılmasından nefret ettim diyebilirim. Ama kitap ikinci bölüme geçip her şeyi Chance’in bakışından okumaya başladığımda, işte sanırım oradan itibaren Chance’e aşık oldum.🙊😍
Bir dakikalığına ikimiz de tek kelime etmedik. “Ne yapmam gerekiyor?” diye fısıldadı en sonunda.
Uzun bir soluk verdim. “Kalbinde olanı yap. Eğer kalbindeki benimle olmak değilse, yalan söylemeyeceğim, bu berbat olacak. Fakat mutlu olmanı istiyorum. Sana âşık olduğumu böyle anladım. Eğer seçim senin ya da benim mutlu olmamsa... seçim falan yok. Önce sen geliyorsun.”
Geri döndüğünde Aubrey’nin bir türlü bitmek bilmeyen saçma ilişkisine rağmen onu tekrar kazanmak için elinden gelen her şeyi yapması eritti, bitirdi beni. Her gün onu takip etmesi, her sabah kahvaltısını, kahvesini hazırlatması, çiçekleri, her gün bahçesini düzenlemesi... Aubrey’de gördüğü ufacık bir hisle devam etmesi, asla vazgeçmemesi... Harikaydı! Chance’in ipleri eline alıp her şeyiyle duygularına sahip çıktığını okumak inanılmazdı. Fakat, Aubrey’nin Chance’ten gelen her şeyi kabul edip Dick’le olan saçma ilişkisini bir türlü bitirememesi beni çok sinirlendirdi. Hem Dick’ten vazgeçmiyor hem de her şeyiyle onun için çabalayan Chance’e net bir cevap vermiyordu. Bir ara gerçekten berbat bir karar vereceğini düşünmeye başlamıştım ve bu beni iyice deli etti. Yani, bir insan Chance’e nasıl karşı koyabilir, hem de o her şeyini böylesine ortaya koymuşken? Ben ağzı bozuk hallerine de aşkından ne yapacağını bilemez hallerine de bayıldım.❤️
Tamam, Aubrey de başlangıçta atlatılması kolay bir şey yaşamadı ama Chance’in bu kadar çabasından sonra düşünmeyi gerektirecek bir şey yoktu bence, her şey doğru olanın o olduğunu çok net gösteriyordu. Aubrey’nin karar veremeyişi bu kadar uzun sürmeseydi bence ben kitaba tam puan verirdim, sırf sinirimden kırıyorum birini.😂
İşte geldi. Şimdi ya da asla olduğunu biliyordum. Gözlerimi kapayıp açtıktan sonra derin bir nefes aldım. “Seni seviyorun Aubrey. Bunu göremiyor musun? Sana sırılsıklam âşığım. Seni bütün dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum. Senin gözlerine baktığımda sadece seni görmüyorum, çocuklarımı görüyorum. Lanet olsun, çocuklarla ve sağır, aptal, kör keçilerle dolu bir çiftlik görüyorum. Bütün geleceğimi görüyorum. Sensizken hiçbir şey görmüyorum. Hiçbir şey. Kilit altında geçirdiğim o iki yılda bile, senin hatıraların bana her gün devam etmem için güç verdi. Onunla ilgili şeyi çözüme kavuşturman gerektiğini biliyorum ve şu anda ben burada havluyla dururken bir şey söylemeni beklemiyorum. Bekleyeceğim. O süre içinde burada olacağım. Seninim. Soru şu ki, beni tutmak istiyor musun yoksa beni atacak mısın?
Son olarak Pixy, aslında bence Esmeralda Snowflake’i atlamayayım😂Ya bir keçiyi böyle seveceğimi düşünemezdim. O ve Chance’in ilişkisine öldüm, bittim. Ayrıca bayılan keçi videolarında bir süre çıkamadım😂
Bu tarz kitapları okumayı seviyorsanız bence kitaba şans verebilirsiniz.❤️
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder